28 Ocak 2014 Salı

Şşt

Hala devam mı? Uzun yazıları okumaya üşenip, kısaları okumaya.. Harikasınız!

24 Ocak 2014 Cuma

Not ;

Özlüyorsun ama gelsin istemiyorsun. Mesaj atsın istiyorsun ama konuşmak istemiyorsun. Deliler gibi sesini duymak istiyorsun ama aramak istemiyorsun. Umrunda değil, ama aklına geldiğinde kalbindeki o sızıyı yok edemiyorsun. Sevmek mi acaba bu ? Unutmak mı yoksa yavaş yavaş ?
Bilemiyorum. (Alıntıdır.)


23 Ocak 2014 Perşembe

Güz Tebessümü

Şiir yazmayı beceremem, bu eskilerden bir tane. Her neyse işte. Kısa olsun öz olsun. 

"Özlemedim!" desem yalan olur.

Güz olduğunda bahçemde
Bir tebessüm oluşurdu çehremde.
Bu aralar var bende biraz mutluluk, biraz hüzün,
Ama var her yerde senin yüzün.

Yalnızlıktır bu mevsimde gerçek olan, 
O zaman yalanmış her geride kalan. 
Aşktır, sana mutluluk veren hüzün,
Ama var her yerde senin yüzün. 



Bazı Anlar

Ağlamak isteyip de ağlayamadığınız, gülmek isteyip de içten olmayacağını bildiğiniz için gülmediğiniz bazı anlar vardır. Bugün de bu bazı anlar için yazacağım işte! Sevginiz bok, nefretiniz çok olsun. En sevdiğin renk parlement mavisiydi değil mi? 
P.S.: I STILL LOVE YOU 



Sessiz çığlıklarını içine attığı bir güne umutsuzca başlamıştı. Hayatındaki her şey ortalama herkesin yaşayacağı kadar güzeldi. Güzel bir ailesi ve iyi giden bir iş hayatı vardı. Geçmişinden sıyrılmıştı. Çok canı yanmıştı çok acı çekmişti ama becerebilmişti. Çünkü sevdiği insan ona sadece bir kere yalan söylemişti. Aşık olduğu adam ona yalan söylemişti. Yalan masum bir şeydi belki de. Ama insan bir kez kırılınca bir kez üzülünce affedemiyormuş. Bunu çok üzüldüğünde, çok kırıldığında anlamıştı. Biranda o çok çok sevdiği, aşık olduğu insandan nasıl bu kadar soğuyup ondan nefret etmeye başlamıştı? Ne zaman ruhu intihar etmişti? Bütün bu düşüncelerinin uzadıkça uzayıp işin içinden çıkılamayacak bir hal alacağını anladığı zaman düşüncelerini durdurabilmeyi başarmıştı. Koltuğunda dışarıyı izliyordu. Yağmur yağıyordu. Kendini yağmur damlalarının cama çarpışını izlerken buldu. Yağmur damlaları sanki Zeus'un yanaklarından süzülürmüşcesine camın başlangıcından camın bittiği yere kadar kesik kesik süzülüyordu. Yağmuru bu kadar sevmesinin nedeninin, yağmuru da gözyaşlarına benzetmiş olmasından kaynaklandığını düşünüyordu. Yılların, günlerin, hatta dakikaların bile yorgunluğu vardı üzerinde. Biran için zaman durdu. Gözleri uzaklara daldı ve düşündü. Geçmişi, özlemlerini, sevgilerini. Düşündükçe her şey daha da karışık bir hal alıyordu ve işin içinden çıkamıyordu. Bu daha da canını yakıyordu. Fakat bütün bunlara rağmen yaşamaktan hiç vazgeçmemişti. Aksine yaşama daha sıkı tutunmuştu, daha güçlü kahkahalar atmıştı. Ama her kahkahasının ardından canının yandığını hissedebiliyordu. Bütün bunlara rağmen yaşamak belki çok zor ve dayanılmazdı. Ama geçecekti biliyordu! Aşk filmlerinde olur ya, işte öyle sevmişim sonunda. bedenim sağlam bulunmuş, yüreğim paramparça

10 Ocak 2014 Cuma

En Sevdiğim Şair İçin

Cemal Süreya...Benim ne haddime üstadım sizin için iki satır yazmak. Sevdiğim şiirlerinizi paylaşıp dururum ancak. 
                             
Kan Var Bütün Kelimelerin Altında

Posta arabalarından söz et bana
Kan var bütün kelimelerin altında
Ezop'un şu lanetli dilinden söz et
Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık birgün olabilir bugün
Aslan kardeşçe uzanabilir kayalıklara
Bir çay söyle yağmurların kokusunda
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte durup dururken şurda
Bir yelpaze gibi açıldı sesin
Güzün en gürültülü kanadında
Göğün en ince dalında
Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık bir gün olabilir cumartesi
Çığlığındaki sessiz harfler
Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında
Ne güzel konuşur sokak satıcıları
Fötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlar
Ve çiçekçi kızlaırn göğüsleri
Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından
Kan var bütün kelimeleirin ardında
Yaprağını dökecek ağaç yok burda
Ama ışık sökebilir olanca renklerini
Sürekli işbaşındadır bellepin
Tanık şairler arasında
Oyuncu arkadaşlar arasında
Yolculuk bir kafiye arayabilir
Atının kuyruğundaki düğümde
Ölüm bir kafiye arayabilir
Ak gömleğinde
Yol bir kafiye arar ve bulur
Dönemeçlerin benzerliğinde
Kan var bütün kelimelerin altında
Bir gül al eline sözgelimi
Kan var bütün kelimelerin altında
Beş dakka tut bir aynanın önünde
Kan var bütün kelimelerin altında
Sonra kes o aynadan bir tutam
Beyaz bir tülbent içinde
Koy iç cebine
Bütün bir ömür kokar o ayna
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte o kandır senin gülüşün
Sızmıştır hayatın derinlerine
Siyahtır orda kırmızıdır
Daldan dala atlar
Sever çocuklara anlatılan masalları
Ama iş savunmaya gelince
Yalnız alevi savurur
Ve güneşin solmaz çekirdeğini
Yalnız doruklarda

Umulmadık bir gün olabilir bugün
Kan var bütün kelimelerin altında



Ve üstadım. Hayata senin şiirlerinle tutundum. Zuhal ile olan aşkınızdan istedim hep. Olmadı, olduramadım. Özlemle ve sevgiyle anarım.

3 Ocak 2014 Cuma

Şeytanın Gözyaşları

Bu yılın ilk yazısı. Güzel yıllar! 


Hikaye yazasım yok. Kusura bakma. Her kimsen yani. Yazmak yazabilenler için en iyi ilaçtır. Ben de tam bir yıl önce ilacımı Blog'a dönüştürmeye karar verdim. okursun okumazsın. Ben kendim için yazıyorum. Seni bilemem ama benim anlatacağım, söyleyeceğim çok şey var. Birçok farklı gülüş gördüm. Birçok insanın ağlayışına destek oldum, sarıldım onlarla birlikte ağladım kimi zaman. Kendimi anlatmak gibi bir niyetim yok. Benayı sevmiyorum. İnsanlar, insanları üzdüğü sürece insan değil. Evet, hayatımız boyunca hepimiz birçok şey yaşıyoruz. Ama dikkatli baktığımızda hepsi ayın kapıya çıkıyor. Farklı hikayeler, farklı kişiler fakat aynı sonlar. Düşündüğümüz zaman kimi zaman olaylar bile aynı. "Hayatı çözdüm!" diyen bir insana inanmayın. O kendi hayatını çözmüştür, sizinkini değil. Bu yüzden insanlar düşündükleri şeyler yüzünden kavga ediyorlar. Geçmiş mevzularına hiç girmeyelim, çıkamayız. Neyse. Hayattaki en güzel şeylerin bedava olduğunu hepimiz biliyoruz. Gülmek, sarılmak, sevmek vs. klişeler. İnsanlar, insan olduklarını unutup insanları anlamanın çok zor olduğunu söyler çoğu kez. Cümleyi anlamadıysan bir daha oku. Hayattaki olaylar çok basit aslında. İyi gözlemle çözülemeyecek sorun da yok aslında. Çoğumuzun çekip gitmek, uzaklaşmak istediği anlar vardır. Peki ya neden vardır bu anlar? Çok mu mutsuz oluyoruz o zaman? Yoksa sadece kendimizden mi kaçıyoruz? Kaçarak bir şeye ulaşamayız. İnsan kendinden kaçamaz. Geçmiş, öyle haindir ki.. Geçmişteki güzel bir anınızı geri dönüp yaşatma gibi bir şansınız yoktur. Fakat kötü anılarınız hep yakanıza yapışıp kalır ve sizi asla terk etmez. Eline geçen ilk fırsatta sizi öldürmek için bekler. Ölmek sadece fiziksel bir eylem değildir. İnsanların ruhu bedeninden önce ölür. Ve çoğu insan yağmur yağarken ağlamaktan utanır. Koskoca gökyüzü ağlarken senin, benim, bizim gözyaşlarımız ne ki?! Bu satırları kendi şahsıma çevirmemek için resmen savaş veriyorum. 
Kendinize iyi bakın. 


Artık gitme vakti sevgilim. Saat? Cennete beş var. 


Zaman çok değişti.. Artık katiller öldürmeden önce "kendine iyi bak" diyorlar. *Yılmaz Erdoğan