15 Ağustos 2013 Perşembe

Hayaletin Gözyaşları


Uzun bir aradan sonra... 


Merhaba ruhu yalnızlıktan pas tutmuş insanlar. Çok boktan bir hikayem var bugün sizin için. Okumanızı hiç tavsiye etmem. Neyse ön sözü geçelim. 
        
                                                                                                                    -

-İyi geceler prenses ! 
-Sana da sevgilim. 
-Seni seviyorum. 
-Ben de seni seviyorum. 
-Hadi uyu artık hayatım, uykun var biliyorum. 
-Uuuf, peki. Tatlı rüyalar.
-Sana da birtanem.

Her şey yolundaydı. Zamanında çok büyük kavgalar atlatmışlardı. Dört ay boyunca hiç konuşmadıkları bir dönem bile olmuştu. Ayben, kendi halinde yaşayan, genelde güler yüzlü, neşeli ama içten içe de çok duygusal bir kızdı. İlk bu kadar uzun olan koyu kahverengi saçları sırt hizasındaydı, gözleri saçlarından birkaç ton daha açık ve teni de ne çok koyu ne de çok açıktı. Gülüşü güzel  olmasına rağmen kendini güzel bulmazdı. Onu güzel bulan tek kişinin sevgilisi olduğunu düşünürdü. Hatta sevgilisinin de onu sevdiği için onu güzel bulduğunu düşünürdü. Aziz ise sevgilisine hayran hayran bakan açık kahverengi gözleriyle, uzun boylu, görünümü de gayet iyi olan bir çocuktu. O da aynı şekilde kendisini fazla beğenmezdi. Bu iki gencin yolu nasıl olduysa bir şekilde kesişmişti. Nasıl mı ? 

Bölüm Bir ; Cicim Ayları 

-Yaşı sorun etmeyeceksen ben seninle olmak istiyorum.
-Nasıl yani ? 
-Ayben, ben seni seviyorum. 
-Ama daha çok kısa bir süredir tanışıyoruz. 
-Biliyorum, lütfen bana bir şans ver. 
-Peki o zaman öyle olsun. Yalnız çok engel var. 
-Nasıl yani ? 
-Yüz yüze görüşebilir miyiz ? 
-Şey, evet. Bu gece olur mu ? 
-Bana uyar. Bekliyorum

Mesaj yazarken titreyen elleri ve küt küt atan kalbinin sesiyle birlikte o gelene kadar sakinleşmeye çalışıyordu. İlk kez onu görecekti. Ve hayatında ilk kez böyle bir teklif almıştı. Çok heyecanlıydı. Ve ne yapacağını bilemiyordu. Aziz, ondan yaşça büyüktü. Bu da beraberinde kafasına takılabilecek birçok soru işaretini de  beraberinde getiriyordu. Kalbi hala küt küt atıyordu. Nasıl böyle bir delilik yapmıştı bilmiyordu. Ailesi ne derdi ? Büyük ihtimalle saklayacaktı. Bilmiyordu, düşünceleri karışık ve çoktu. 

-Ben geldim canım
-Tamam ben de geliyorum.

Ona baktığında ilk gördüğü şey ona hayran hayran bakan bir çift gözdü. Bu gözler onu kolayca büyülemeye yetmişti bile. Sanki bütün soru işaretlerini silebilecek güçteydi bu bakışlar. Konuştular. Anlaşmışlardı. Gerçi bu daha ilk buluşmalarıydı. Ama Ayben'de onu çeken bir şeyler vardı. Bunu hissedebiliyordu. Sanki onunla olması gerekiyor gibi hissediyordu. Aziz ise uzun bir zamandan sonra ilk defa bir kıza sarıldığında bir sıcaklık hissetmişti. Hatta öyle ki Ayben'in yanına gelmeden önce başka bir kızla birlikteydi. Ve aynı zaman da başka amaçlar için birlikte olduğu bir kız daha vardı. Ayben ile bir haftaları olduğunda diğer bütün kızları silmişti. Ve Ayben'e bunu yaptığı için çok pişman olmuştu. Ona söylemeli miydi ? Hayır, bunu yapamazdı. O zaman Ayben onu bırakırdı. Ama o, Ayben'i seviyordu. Hem de çok. Ayben ise bunlardan bihaber sadece onu seviyordu. Onu düşünmekten başka bir şey yapamıyordu. Her an aklında o vardı. Çok mutluydu. Sanki hiç uyanmak istemediği bir rüyadaymış gibi hissediyordu. Her şey çok ani gelişmişti ama her şey çok güzeldi. 

-Dördüncü ayımız kutlu olsun bebeğim, seni çok seviyorum
-Ben de seni çok seviyorum aşkım, nice dört aylara. 

Bu dört ay süreci aslında çok sıkıntılı geçmişti. Özellikle son haftalarda çok sık kavga eder olmuşlardı. Üstelik kavga ettikleri nedenler cidden elle tutulur değildi .Birkaç kez ayrılmışlardı. Hatta birkaç kezden daha fazla. Ama yapamamış ve tekrar birbirlerine geri dönmüşlerdi. Aziz, çok kıskançtı ve Ayben de yapısından dolayı birazcık başına buyruk bir kızdı. 


Bölüm İki ; Bitsin ! 

-Artık bitsin dayanamıyorum. 
-Ben de bıktım zaten.
-Ya demek bıktın zaten. İyi işte bitsin o zaman ! 
-Bitmesin, ben yapamıyorum Ayben sensiz. 
-Belli oluyor, bıktığına göre. 
-Özür dilerim
-Tamam kapat konuyu. 
-Seni seviyorum. 
-Ben de


Bu şekilde hızla çoğalmaya başlayan kavgalar ister istemez iki genci de yormaya başlamıştı. Ayben ise kendi çapında intikam almak istiyordu. Sevgilisine buluşamayacaklarını söylediği bir gün annesinin zoruyla gelen misafirlerinin oğluyla birlikte dondurma yemeye gideceklerdi. İçi hiç rahat olmasa da ayıp olmasın diye giden Ayben o gün bir şeyler olacağını biliyordu. Yolda giderken sevgilisine rastladılar. Sevgilisi hiçbir şey demedi. Fakat bakışlarıyla her şeyi dile getirmişti. Dondurmacıya girdiklerinde ise tek gelen bir mesaj her şeyi özetlemişti. "Ayben Demir benim için bitmiştir." Bu mesajdan sonra kız kendini tutamayıp dondurmacının ortasında ağlamaya başlamıştı. Herkes ona bakıyordu. Onun ise umurunda bile değildi, sadece ağlıyordu. 
Ertesi gün Ayben'in ne kadar kötü olduğunu farkında olan yakın arkadaşı Meril onu ertesi gün bir şey yapmak için dışarı çıkmaya ikna etmişti. Meril, onun ne kadar kötü durumda olduğunu bildiği için kafasını dağıtmak istiyordu. Ertesi gün iki kız birlikte bir kafeye gidip bir şeyler içtiler. Derken kapıdan iki yakın kız arkadaşları girdi. Hep birlikte bir masada oturdular. Kızlardan bir tanesi hala Aziz ile birlikte olup olmadığını sordu. Ayben'in gözleri doldu. Gülüşü yarım kaldı. Ve zar zor "Biz dün ayrıldık." diyebildi. 

-Çok iyi olmuş ! 
-Ne diyorsun sen ya ?! Benim canım yanıyor. 
-Beni dinle, o seni aldatıyordu. Seninle birlikteyken devamlı bizim siteden bir kızla birlikteydi. Ve hiç hoş olmayan pozisyonlarda. 
-Ne ?! Nasıl ?! 
-Üzgünüm..
-Yok hayır sorun değil. Teşekkür ederim söylediğin için

Ayben hayatına bu kadar sinirlendiği bir zamanı daha hatırlamıyordu. Sanki biri kalbine bir kazık geçirmiş gibiydi. Kendine gelmesi daha kolay olacaktı. Çünkü ona karşı hissettiği tek şey artık öfkeydi. 

Bölüm Üç : Volver 

Okul açılmıştı ve bu kargaşada Ayben'in kafası iyice dağılmıştı. Artık Aziz'i çok nadir hatırlıyordu. Onu değil ama onu sevmeyi çoktan unutmuştu. Artık o umurunda değildi. En azından Ayben öyle davranacaktı. O sanki umurunda değilmiş gibi. Bir gün işgüzar sınıf arkadaşlarından birisi başka bir arkadaşının telefonundan ona "Özledim." diye mesaj atmıştı. Numara arkadaşını rehberinde kayıtlıydı çünkü o arkadaşı Aziz'i biliyordu ve Ayben ondan mesaj atmak için telefonunu istemişti. Arkadaşı da tamam kime atacaksın mesajı falan derken Aziz'in numarasını almış ve rehbere kaydetmişti. Sonra da işgüzar bir arkadaşı da mesajı atmıştı. O arkadaşın kim olduğunu öğrense onu parçalayabilirdi. Ertesi gün Beril sınıfa geldiğinde Ayben'e dün onu Aziz'in aradığını ve telefonu direkt "Ayben !" diyerek açtığını anlattı. Ayben hemen kendi telefonundan istemeyerek de olsa, Aziz'e durumla ilgili bir mesaj attı. Kusura bakma böyle böyle bir olay olmuş diye de açıklamasını eklemişti mesajına. 

-Alo ? 
-Ayben ben Aziz. 
-Hmm hayrola ?
-Hayrola ? Güzel soru. Bana bir mesaj..
-Biliyorum da ben bununla ilgili sana zaten mesaj attım. 
-Aa pardon görmemişim.
-Görseydin o zaman. 
-Kendine iyi baki, seni..
-Sen de kendine iyi bak. 

Bu kısa telefon görüşmesinden sonra onu ne kadar çok sevdiğini ve özlediğini hemen anladı. Daha fazla duygularına karşı gelemezdi. Ama güçlü kalmak zorundaydı. Aradan bir hafta geçti. Gelen bir mesajı vardı. Şöyle diyordu ; "Her şeyi anladım da, bir tek o bana o düşman gibi gelen ses tonunu anlamadım." Şimdi ne yapmalıydı. Cevap bile vermemeyi düşündü. Ama dayanamadı ve uzun bir mesaj attı. Uzun mesajlar uzadı ve uzadı. Derken iki genç birden tekrar konuşmaya başladı. Aziz, çok değiştiğini söyleyerek bir şans daha istiyordu. Ayben ise sürekli onu tersliyordu. Yaklaşık iki üç ay süren bu yalvarma ve tersleme zamanından sonra Ayben daha fazla dayanamadı ve onu affetti. Tekrar birliktelerdi. Onca şey sonra yine beraberlerdi. Ve bu sefer her şey yolunda gidiyordu. Ciddi anlamda çok iyi bir ilişkileri vardı. Ve duyanlar, bilenler onları kıskanır hale gelmişti. Mutlulardı. Her buluşmalarında Ayben, Aziz'e kocaman sarılıp kalbinin atışını dinliyordu. Bu huzuru daha önce hiçbir şeyde hissettiğini hatırlamıyordu. Mutluydu ve bu mutluluk tarif edilemezdi. Her buluştuklarında birbirlerine, birbirlerini bırakmayacaklarına dair söz veriyorlardı. İkisi de bu kez birbirlerine çok bağlanmışlardı. Fakat ters giden bir şeyler vardı. Ve Aziz, Ayben'in ona söylediği yalanlardan çok sıkılmıştı. Oysa ki Ayben, bunu kavga etmemeleri için yapıyordu. Yalanlar da ufak tefek şeylerdi. Çok büyütülecek şeyler değildi. Fakat bunlar Aziz için önemli şeylerdi. Bundan dolayı çıkan bir kavga ile Aziz bir dakika bile düşünmeden çekip gitmişti. 

Son Bölüm : Yıkım 

Düşünmeden edemiyordu, bunu ona nasıl yapardı ? Onca sözden sonra nasıl böyle biran bile düşünmeden çekip gitmişti. Bunu ona nasıl yapardı ? Hala onu çok seviyordu. Ama Aziz, bu sevgisini kırgınlığa ve kızgınlığa dönüştürecek çok şey yapmıştı. Öyle bir yerdeydi ki şimdi. Ne onu sevebiliyordu, ne ondan nefret edebiliyordu. Mutluluk artık ondan çok uzak bir duyguydu. Sırf onu düşünmemek için çıkıp çıkıp gezdi. Arkadaşlarıyla buluştu. ama yine de yapamıyordu. Onu düşünmeden bir dakikası bile geçmiyordu. Kafası çok karışıktı. Hiçbir şey bundan sonra yolunda gitmeyecek gibi hissediyordu. Sanki dünya, başına yıkılmıştı. Ölüm ona en mantıklı çare gibi görünüyordu. Fakat onu seven insanlara bunu yapabilir miydi ? Hayatı boyunca kendini düşünmediği gibi, şimdi de kendini düşünmüyordu. Ve kendini mutlu edecek tek şey olan ölümden bile vazgeçmişti. Ölü bir ruh gibi yaşıyordu artık. Hiçbir şey hissetmeden... Hatta öyle ki yanağından süzülen gözyaşlarını bile farkına varamıyordu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder