10 Aralık 2016 Cumartesi

Ateş Ederim!


07.52 

Boğaz bütün güzelliğiyle ayaklarının altındaydı. Geceden bozma bir sabah olduğu çok belliydi. Ve hala yanan sokak lambaları rast gele serpiştirilmiş sarı inciler gibi parlıyordu. En ufak bir ses yoktu. Sigaranızın yanışını duyabileceğiniz gibi yeterince iyi dinlerseniz martıların konuştuğu dili bile anlayabilirdiniz. Böyle günleri seviyordu. Kendiyle yalnız kaldığı günleri. Herkesten her şeyden uzaklaşıp kendiyle kaldığı bu günleri seviyordu. Bazen bir arkadaşa ihtiyacı olduğunu düşünüyordu veya şu "güzel vakit geçirmelik" sevgililerden yapabilirdi kendine. Ama hayır! O aşka her zaman inanmıştı. İnanmıyorum dediğinde bile içten içe aşka aşıktı.

Bazı insanlar böyleydi işte. Sevilmeyi severlerdi ve aşka aşık olurlardı. O da onlardan biriydi ve bu yüzden kendini suçlu hissettiği pek çok zaman olmuştu. Ama yersizdi bu suçlamalar. Yalandan kim ölmüştü ki onu asacaklardı?

Gözyaşıyla gizlediği yağmurları olmuştu. Belki de kazanan yalnızdı. Belki de kazanan oyunun sonunda ölüyordu. Olabilir miydi sahiden? Yaşamanın en heyecan verici yanı bir gün ölmek değil miydi? Ve bundaki belirsizlik? Aşıktı işte. Karanlık gecelere de ölü kokan toprağa da!


01.09

Aşık olduğu mevsim geri gelmişti. Sararan her tarafta ayrı uçan yapraklar, yağmur, hüzün, bolca hüzün... Sonbaharı tanımlamak istese muhtemelen "yarım kalmış bir aşk" olarak tarif ederdi. Çünkü gerçekten de öyleydi sonbahar onun için. Yarım kalmış bir aşk... Hem de ne aşk(!)

Ayın her zaman göremediğimiz bir yüzü vardı. O yüzüne karşı içti sigarasını. Tekrar aşık olabilecek miydi? Tekrar sevebilecek miydi? En az gece kadar karışık bir meseleydi bu. Sadece korkuyordu belki. korkusuna yenik düşmekten bile korkar olmuştu.


14.36

Bunca saat uyumayı sevmese de alkole de bir o kadar aşıktı ve bunu engelleyemiyordu. Yeni bir günün sevincini asla içinde taşımıyordu. Alsa da taşımamıştı. Her güne "Yine mi?" gözüyle bakıyordu. Yine mi yaşayacaktı? Mecburdu. Yaşayacaktı. Ama ne zaman tekrar umut etmeye başlardı bilmiyordu. Belki de hiç etmezdi.


Birkaç gün sonra...

Yaşamaktan umudunu kestiği bir anda karşısına çıkan bu adam onu elinden tutmuştu. Peki neden güvenemiyordu? Peki  neden yaşamasını engelleyen bir şeyler vardı?


Aynı günün gecesi 

İlerliyor çilesi..Ruhumun bülbülleri hasta olmuş, kısılmış hep sesleri...

Uzun zamandır böyle bitmeyen bir son.

Tek el ateş sesi!