11 Haziran 2014 Çarşamba

Mein Herz Brennt

Zaman neden bu kadar çabuk geçmek zorunda ? Neden bu kadar çabuk unutmak zorundayız? Neden bu kadar çabuk yaşıyoruz? Ve neden bu kadar çabuk kaybediyoruz sevdiklerimizi? Hayatın bize oynadığı oyunlardan yakınmıyor muyuz çoğumuz. Ya bu oyunun kaptanı bizsek? Ya her şey bizim elimizdeyse.Azıcık düşünün. Her şey aslında çok basit. Basit bir döngü var ve ilerliyor. Arkadaşlarınız olur. Zaman geçiyor çoğuyla kopuyorsunuz. Sevgilileriniz oluyor ayrılıyorsunuz. Bir arkadaşınızın o an yüzüne gülüp arkasından dedikodusunu yapıyorsunuz. Birlikte dedikodu yaptığınız kişi geliyor sonra sizin dedikodunuzu yapıyor. İki gün önce arkasından demediğinizi bırakmadığınız insanla bugün fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Çünkü hayata ayak uyduruyorsunuz. Çünkü mecbursunuz. Gizli kurallar var ve kurallara uymayanlar oyundan çıkartılıyor. Ama bir kez daha düşünün. Oyun kurucu siz olabilirsiniz. Bu sizin elinizde. Hayatınıza hangi insanı sokmak istediğinize, hangisini çıkarmak istediğinize siz karar verirsiniz. Çünkü hayat, sizin hayatınız. Başkaları ne derse desin, sizin hakkınızda ne düşünürse düşünsün siz busunuz. Ve kimse için kendinizi değiştirmeniz gerekmez. Sizi gerçekten seven insanlar sizi yanlışlarınızla, doğrularınızla bir bütün olarak sever. Sevmiyorsa da çeker gider. Hadi ama dürüst olalım hangimiz sevgilimizin istediği bir model olmaya çalışmadık ki? Peki neden? Elde tutma çabası mı? Yoksa aşk mı? Bu yaşta aşk. He kezolar he. 


Aşk demişken tek bir soru sorup bu konuya da değinmek istiyorum. Dünyadaki bilmem kaç trilyon insandan hayatınızın aşkını aynı okuldan mı buldunuz? Haydaaaaa?!?!?!? Şansa bak. O bir kesin. Çünkü siz hiç ayrılmayacaksınız. Sevgiliniz sizi hiç bırakmayacak. Canım, cicim, aşkitom, böceğim, dönemleriniz hiç bitmeyecek. Siz diğer çiftler gibi olmayacaksınız. Size şu kadarını söyleyeyim hepiniz sonu birbirleriyle tıpa tıp aynı ama çok farklı olacak. Temel neden aynı, bahaneler farklı olacak. Bu yazıyı bir kenara kaydedin. Ayrılınca okuyun. O zaman mantıklı gelir. Sevgilisi olanlar için diyorum tabii. Ah, her neyse. Hayatı kurallarına göre uyguladığınız için onlara da ayak uydurmanız lazım. Sevgilinizin olması, havalı bir telefonunuzun olması, pahalı giyinmeniz ve "Oo kanka acayip eğleniyorum yalnız..!" havaları yaratmanız hayatın birer kuralına uyuşunuzu ne yazık ki feci şekilde ele veriyor. Elbette ki sevgiliniz olacak. İleride sevişeceksiniz ve bir çocuğunuz olacak. Çünkü soyun devamı şart. Ama bunun planlarını şimdiden yapmak şart mı işte bu konu düşündürücü. Hepinize bok iyin deyip bu yazıyı burada bitirmek isterdim. Ama hayır bir iki satır daha yazacağım. Çok bir şey yok işte. Her şey ortada. Kurallara uymayan bir oyun kurucu olun.
Sevginiz bok, nefretiniz çok olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder