29 Ekim 2013 Salı

Gökyüzü Kadar Dünya

Merhaba! Ben, çocuktum, çocukluğumu elimden aldılar. Ben küçük bir kızdım,bebeklerimi elimden aldılar. 
Ben, küçük bir kız çocuğuyum. Sizin gibi düşünemiyorum. Benim için dünya, gökyüzü kadar. Annemin koluna girip dışarı çıktığımda bana bakan onlarca çift göz görüyorum. Gülümsüyorum hepsine. Tek başıma da çıktığım oluyor. Arkadaşım yok benim. Ama umutlarım var. Hayallerim var. Asla yitirmeyeceğim düşüncelerim var. Siz, benim düşündüğümü bilmiyorsunuz. Ben orada bir köşede usulcacık gülümsüyorum sadece size. Hepiniz de beni görüyorsunuz. Kim bilir belki de bana acıyorsunuz bilemiyorum. Sıradan bir gündü bugün benim için. Dünya, yine gökyüzü kadardı. Daha fazla dünya görmek benim için yasaktı sanırım. Gökyüzünde kuşlar var, bulutlar var.. Mavi var bir de. Sizin için bunlar çok şey ifade etmiyor biliyorum. Ama benim bunlardan çıkardığım kocaman kocaman mutluluklar var, gülümseyişler var. Siz farkında değilsiniz. Ama gökyüzünde uçan bir kuş bazen bana göz kırpıyor. Bulutlar bana şapka çıkartıyor. Mavi bütün güzelliğiyle gülüyor bana. Siz bunları fark edemezsiniz. lütfen beni yanlış anlamayın. İnsanlara bakacak yüzüm olmadığı için, gökyüzü kadar benim dünyam. Çünkü insanlar bana bakamaz çoğu kez. Bugün dedim ya sıradan bir gündü benim için. Adını hiç bilmediğim televizyon dizilerini gülerek izledim bugün. Tahmin edemeyeceğiniz kadar canımı yaktınız bana olan bakışlarınızla. Oysa ki ben sizden üstünüm. Bunu fark edemiyorsunuz ama. Bugün yine o anlamsız dizileri izledikten sonra yatağıma geçtim. Boş gözlerle bütün gün bir tavana bakıp durdum. Annem geldi yanıma, bir şeyler yedirmek için bana çok çabaladı. Canım istemedi. Üstüme döktüm. Annemin üstüne döktüm. Annemin hakkını hiç ödeyemem. Benim canım annem. O beni karşılıksız seven tek insan şu dünyada. Hoş diğer insanlar zaten beni sevmiyor. Ama annem... Gözümün içine nasıl hayran hayran bakıyor bir bilseniz. Bilemezsiniz lafın gelişi diyorum işte. Koluma girdi annem. "Biraz dışarı çıkalım mı meleğim,ister misin?" dedi gözümün içine baka baka. Hep yaptığım gibi gülümsedim anneme. Bir de çıkarabildiğim birkaç tane belli başlı seslerden mırıldandım biraz. Hoşuna gitti galiba annemin. Yüzüme güldü. Öptü beni sonra. Dışarı çıktık. Ne büyük bir eziyetti bu benim için. Koluma girdi. Canım hiç yürümek istemiyordu. Güç bela yürüttü annem beni. Gözümden birkaç damla yaş geldi. Yüzümü astım. Annem hemen ağlamaya başladı. "Tamam meleğim. Yok bir şey dedi." Fazla kalamadık dışarıda. Annemi daha fazla üzmek istemedim. Evimize döndük. Annem sessiz sessiz ağladı sabaha kadar. Ben duydum bir tek. Sabaha kadar o ağladı, ben ağladım. Hiçbir şeyin benim için anlamı  yoktu. Annem için her şey anlamlıydı oysa ki. O sadece benim için mücadele ediyordu. Onun hakkını ödeyemem.
Ben, küçük bir kız çocuğuyum. Sizin gibi düşünemiyorum. Benim için dünya, gökyüzü kadar. Ben, sizden farklıyım. Farkım, sahip olduğum engelim. Ama bu engel beni engelleyemiyor. Sizin bana attığınız o küçümser, acıyan bakışlar benim canımı yakıyor. Engelim duygularıma engel değil. Ben de ağlıyorum. Ben küçük bir kız çocuğuyum. Beni dünyaya çok görmeyin. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder